Haciz, alacaklının alacağını tahsil etmesi için borçlunun malvarlığına hukuken el konulmasını ifade etmektedir. Haczin konusu, borçlunun haczedilebilir tüm mal ve haklarıdır, haczin üst sınırını ise, asıl alacak, faiz ve masraflar oluşturmaktadır. İcra ve İflâs Kanunu’nun 85. maddesi gereğince alacaklının alacağından fazla mal ve hakkın haczi caiz değildir. Alacak miktarını aşan haciz, kavram, tanım ve şartları bakımından, İcra ve İflâs Kanunu’nda düzenlenmemektedir. Ancak uygulama ve öğretide alacak miktarını aşan haciz, aşkın haciz veya taşkın haciz kavramlarıyla ifade edilmektedir. Aşkın haciz, Anayasal olarak korunan hukuk devleti, insan onuru, mülkiyet hakkı ve ölçülülük ilkeleri ile çelişmektedir. Yine aşkın haciz, icra hukukuna özgü kanunilik, cebrî icra tedbirlerinin sınırlı ve belirli olması ve menfaat dengesine de aykırıdır. Aşkın haczin söz konusu olduğu durumlarda haciz işlemi geçerlidir, ilgili haciz yoklukla batıl değildir. Aşkın haczin varlığı halinde, bu hacze karşı ilgililerin şikâyet hakkı (İİK m. 16) bulunmaktadır.
İcra ve İflâs Kanunu’nun 85. maddesi gereğince alacaklının alacağından fazla mal ve hakkın haczi caiz değildir. Alacak miktarını aşan haciz, kavram, tanım ve şartları bakımından İcra ve İflâs Kanunu’nda yer almamaktadır. Aşkın haczin varlığından söz edilebilmesi için öncelikle geçerli bir haciz söz konusu olmalıdır, geçerli bir haciz yoksa aşkın haciz de yoktur. Aşkın haczin varlığı halinde, bu hacze karşı ilgililerin şikâyet hakkı (İİK m. 16) bulunmaktadır67. Yargıtay da, çeşitli kararlarında aşkın haczin, şikâyet konusu olduğunu belirtmektedir68. Bilindiği üzere şikâyet nedenleri işlemin kanuna aykırı olması, işlemin hadiseye uygun olmaması, hakkın yerine getirilmemesi ve hakkın sebepsiz sürüncemede bırakılması olarak dört başlık altında değerlendirilmektedir.
Şikâyet süresi kural olarak, yedi gündür ve bu süre, şikâyet edenin şikâyet konusu işlemi öğrendiği günden itibaren (İİK m. 19/I) işlemeye başlamaktadır (İİK m. 16/I). Bu öğrenmenin en sağlam yolu ise şüphesiz ki İİK Madde 103 uyarınca, borçluya davetiye gönderilmesidir. Kanun koyucu, bazen şikâyet süresinin başlama tarihini kendisi belirlemektedir; ihale tarihi (İİK m. 134/II), kıymet takdiri raporunun tebliğ tarihi (İİK m. 128/a) veya iflâsta sıra cetvelinin ilânı tarihi (İİK m. 235/I ve IV) gibi düzenlemeler bu duruma örnek gösterilebilir. Hakkın yerine getirilmemesi, sebepsiz yere sürüncemede bırakılması (İİK m. 16/II) veya kamu düzenine aykırı olan işlemlerde şikâyet süresizdir. Şikâyet talebi, tutanağa geçirilmek suretiyle sözlü veya dilekçe ile yapılır (İİK m. 18/II). Şikâyet dilekçesinin içeriğine ilişkin olarak İcra ve İflâs Kanunu’nda bir düzenleme yapılmamıştır. Şikâyet yoluna başvuran borçlu, talep sonucunu açık ve net bir biçimde belirtmelidir.
İcra mahkemesi, şikâyetin şartlarında eksiklik olması halinde, talebi usulden reddeder. Şikâyet süresinin dolması veya şikâyet hakkı bulunmayan bir kişinin şikâyet yoluna başvurması usulden ret haline örnek gösterilmektedir. Mahkeme, şikâyete ilişkin şartlar bulunmasına rağmen, şikâyet sebeplerinin bulunmadığını tespit ederse, şikâyet talebini esastan reddedecektir. Şikâyetin esastan reddi ile şikâyet konusu işlemde şikâyete konu sebeplerin olmadığı tespit edilmektedir. Şikâyet sebeplerinin haklı görülmesi halinde ise, mahkeme şikâyetin kabulüne karar verecektir. Şikâyetin kabulü halinde ise mahkeme, işlemin bozulması, düzeltilmesi ya da yerine getirilmeyen veya sürüncemede bırakılan işlemin yerine getirilmesine karar vermektedir. İcra mahkemesi, şikâyete konu işlemin kanuna veya olaya aykırılığını tespit ederse, söz konusu işlemi iptal edecektir.
İcra mahkemesi, aşkın haczin varlığını tespit ederse, alacak miktarını aşan haciz işlemini iptal edecektir. İptal kararı geçmişe etkilidir ve ilgili işlem yapıldığı andan itibaren geçersiz hale gelmektedir98. İptal kararı, sadece şikâyete konu işleme yöneliktir ve kural olarak, tüm takibin iptali söz konusu değildir. İcra mahkemesinin iptal kararı, sadece işlemin iptali ile sınırlıdır. İptal edilen işlemin etkilerinin ortadan kaldırılması veya yeni bir işlem yapılması, icra mahkemesinin görev alanına girmemektedir. Gerekli işlemlerin yapılması şikâyete konu işlemi yapan icra organına aittir99. Örneğin trafik siciline kayıtlı bir araç veya taşınmaz üzerindeki aşkın haczin iptali icra mahkemesince yapılacak; ancak trafik siciline şerh verilmesi veya tapu sicil müdürlüğüne bildirim icra dairesinde yerine getirilecektir.
Çoğu kişinin zannettiği gibi aşkın haciz davalarında icra hukuk mahkemelerinin kıymet takdiri yapmadığını yeniden vurgulamak isteriz. İİK’nın 16. Maddesi dikkate alınarak görülen bu davalar, çok hızlı şekilde karara bağlanmaktadır. Kanun’dan kaynaklı olarak aşkın haciz sebebiyle zarara uğrayan kişinin maddi ve manevi tazminat isteme hakkı bulunmaktadır. Ancak uygulamada bu istemin de sıkı şartlara bağlı olduğunu ve ağır bir kusur veya kasten yapılmış bir işlem sonucunda tazminata hükmedildiğini söylemekte fayda vardır.
Comments